go in - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

go in

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "go in" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 39 résultat(s)

Anglais Turc
General
go in n. güneş veya ayın bulutla örtülmesi
go in v. uymak
go in v. girmek
go in v. bulutla örtülmek (güneş/ay)
go in v. içeriye girmek
go in v. içeri girmek
go in v. -e sığmak
Phrasals
go in v. bir yerden girmek
go in v. bir şey aracılığıyla girmek
go in v. ziyarete gitmek
go in v. gitmek
go in v. bir yerde tutulmak/muhafaza edilmek
go in v. bir yere koyulmak
go in v. bir şeyin içinde durmak
go in v. yeri bir şeyin içi olmak
go in v. içeriği olmak
go in v. bileşeni olmak
go in v. gözden kaybolmak
go in v. görünür olmamak
go in v. anlaşılmak
go in v. iyi anlaşılmak
go in v. idrak edilmek
go in v. kararmak
go in v. önü kapanmak
go in v. bulutların arkasına gizlenmek
go in v. gölgelenmek
go in v. perdelenmek
go in v. bir girişime/teşebbüse katılmak
go in v. belirli bir yere gitmek
go in v. bir yere ait olmak
go in v. bir yere uymak
go in v. bir yerin olmak
go in v. eklenen malzeme olmak
go in v. eklenen içerik olmak
go in v. öğrenilmek
go in v. ortak bir girişimde/teşebbüste yer almak
go in v. saldırmak üzere yaklaşmak
Sport
go in v. (krikette) oyuna girmek
Card
go in v. pokerde oyunun açılışını yapmak

Sens de "go in" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 360 résultat(s)

Anglais Turc
General
go in full sail v. pupa yelken gitmek
not to go in v. sığmamak
go in for v. ilgilenmek
go around in circles v. harman çevirmek
go in for v. alışkanlık edinmek
go halves in v. yarı yarıya paylaşmak
go up in smoke v. havaya gitmek
go black in the face v. çok kızmak
go up in price v. fiyatlanmak
go in for v. sınava girmek
go down in value v. değeri düşmek
go in for v. bir şeyi yapmaktan hoşlanmak
go in circles v. harmanlamak
go in for an examination v. sınava girmek
go in haste v. koşmak
go in for v. uğraşmak
go for a walk in the fresh air v. hava almak
go in for something v. katılmak
go in for v. sınav olmak
go about in disguise v. tebdil gezmek
go up in smoke v. yok olmak
go up in flames v. tamamıyla yanmak
go in with someone on v. bir şeyde biriyle ortak olmak
go in for v. bir şeyin meraklısı olmak
go up in smoke v. tamamıyla yanmak
go in for v. yarışmada yer almak
go in for v. katılmak
go in search of v. araştırmasına girmek
go up in smoke v. duman olmak
go up in smoke v. heba olmak
go up in smoke v. havaya uçmak
go down in history v. tarihe geçmek
go in for v. ilerlemek için bir kariyer seçmek
go for a walk in the moonlight v. mehtaba çıkmak
go up in smoke v. yanıp kül olmak
go in a mad frenzy v. keçileri kaçırmak
(for a law) go in effect v. yürürlüğe girmek
go up in the lift v. asansörle çıkmak
go down in the lift v. asansörle inmek
go back in time v. geçmişe gitmek
go back in time v. zamanda geriye gitmek
go around in circles v. boşa uğraşmak
go in for v. yer almak
go in the matter v. işi incelemek
go in a partnership with someone v. ortak olmak
go in business v. bir işe başlamak
go in effect v. yürürlüğe girmek
go out in public v. toplum içine çıkmak
go out in public v. insan içine çıkmak
go in and out v. girip-çıkmak
go in further detail v. ayrıntılara girişmek
go a long way in doing something v. çok yararlı olmak
go off in all these other directions v. bambaşka yönlere gitmek
go in the back room v. arka odaya gitmek
go in for an operation v. ameliyat olmak için hastaneye yatmak
go in pairs v. çiftler halinde gitmek
go in pairs v. ikişerli olarak gitmek
go in the right direction v. doğru yoldan gitmek
go in pairs v. çifter çifter gitmek
go in suitcase v. (bir başka ülkeye giderken) bavulda taşınmak
in one go adv. bir seferde
in one go adv. bir kerede
Phrasals
go in for v. desteklemek
go in for v. onaylamak
go in for v. göze çarpan bir özelliği olmak
go down (in history) (as someone or something) v. (biri/bir şey olarak tarihe) geçmek
go down (in history) (as someone or something) v. (biri/bir şey olarak tarihe) adını yazdırmak
go in off (of) (something) v. (bir şeyden) sekip girmek
go in off (of) (something) v. (bir şeye) çarpıp girmek
go in on (something) v. (bir şeyi) paylaşmak
go in on (something) v. (bir şeye/şeyde) ortak olmak
go in on (something) v. (bir şeyi) ortaklaşa almak/yapmak
go in on (something) v. (bir şeye) ortak girişmek
go in search of the golden fleece v. tehlikeli/zor bir maceraya atılmak
go in with v. ile ortak olmak
go in with v. ile ortaklaşa yapmak/almak
go in with (someone) v. (biriyle) ortak olmak
go in with (someone) v. (biriyle) ortaklaşa almak/yapmak
go in with someone (on something) v. (biriyle bir şeyde) ortak olmak
go in with someone (on something) v. (biriyle bir şeyi) ortaklaşa almak/yapmak
go in with someone (on something) v. (biriyle bir şeye) ortaklaşa girişmek/girmek
things that go bump in the night expr. gece hayaletler/hortlaklar çıkacak sanma
Phrases
go in peace! expr. esenlikle git!
Proverb
only mad dogs and englishmen go out in the midday sun öğlen güneşinin altında dışarı çıkılmaz
only mad dogs and englishmen go out in the midday sun güneş tepedeyken dışarı çıkılmaz
only mad dogs and englishmen go out in the midday sun bu sıcakta dışarı çıkılmaz
Colloquial
go in one ear and out the other v. bir kulağından girip öteki kulağından çıkmak
go in one's favour v. birinin lehine karar verilmek
go in and out v. girip girip çıkmak
go in and out v. çıkıp çıkıp girmek
go in and out v. bir girip bir çıkmak
go in and out v. gidip gelmek
go in and out v. gidip gidip gelmek
go in and out v. gelip gelip gitmek
go in and out v. bir çalışıp bir çalışmamak
go in and out v. kesik kesik çalışmak
go jump in the lake! expr. defol git ve beni rahatsız etme!
go in and win expr. gir ve kazan
go in peace! expr. güle güle git!
go in peace! expr. elveda!
in case things go wrong expr. işlerin yolunda gitmemesi durumunda
in case things go wrong expr. işlerin aksaması durumunda
in one go [uk] expr. bir seferde
in one go [uk] expr. bir kerede
in one go [uk] expr. bir defada
in one go [uk] expr. bir gidişte
in one go [uk] expr. bir oturuşta
at/in one go [uk] expr. bir çırpıda
at/in one go [uk] expr. bir hamlede
at/in one go [uk] expr. tek hareketle
at/in one go [uk] expr. aynı anda
at/in one go [uk] expr. tek vuruşta
at/in one go [uk] expr. aynı zamanda
at/in one go [uk] expr. bir kerde
at/in one go [uk] expr. tek seferde
at/in one go [uk] expr. bir oturuşta
go (and) jump in the lake expr. defol git ve beni rahatsız etme
go (and) jump in the lake expr. defol git
go (and) jump in the lake expr. git başımdan
Idioms
have a light bulb go off in (one's) brain v. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go off in (one's) brain v. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
have a light bulb go on in (one's) brain v. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go on in (one's) brain v. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
have a light bulb go on (in (one's) head) v. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go on (in (one's) head) v. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
have a light bulb go off (in (one's) head) v. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go off (in (one's) head) v. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
go in with good cards v. (bir görüşmeye, sınava) başarı beklentisiyle girmek
go in with good cards v. elinde iyi kartlarla bir işe girişmek
go up in flames v. alev alev yanmak
go to hell in a handbasket v. aniden kötüleşmek
go to hell in a bucket v. aniden kötüleşmek
go down in the world v. attan inip eşeğe binmek
go in a body v. bir bütün halinde gitmek
go in for something v. bir şeyden zevk almak
go a long way in doing something v. bir şeyin yapılmasına katkıda bulunmak
go hand in hand v. birlikte olmak
go hand in hand v. bir arada olmak
go down in flames v. başarısız olmak
go in the hole v. borca girmek
go down in flames v. başarısızlığa uğramak
go in for something v. bir şeyi düzenli olarak yapmak
go in at one ear and out at the other v. bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak
go in one ear and out the other v. bir kulağından girip öbür kulağından çıkmak
go in the red v. borca girmek
go out in search of v. bir şeyi aramaya/bulmaya çıkmak
go in at one ear and out at the other v. bir kulağından girip öbüründen çıkmak
go in for something v. bir şeyden keyif almak
go to hell in a handbasket v. daha da kötüleşmek
go to hell in a bucket v. daha da kötüleşmek
go up in the air v. dinden imandan çıkmak
go round in circles v. dönüp dolaşıp aynı yere gelmek
go in the right direction v. doğru yolda olmak
go down in the world v. düşmek
go to hell in a handbasket v. giderek daha kötü bir hal almak
go down in defeat v. hezimete uğramak
go down in the world v. fakirleşmek
go to hell in a handbasket v. giderek kötüleşmek
go to hell in a handbasket v. gitgide kötüleşmek
go home in a box v. eve bir tabut içinde dönmek (ülkesinden uzakta ölenler için kullanılır)
go down in flames v. güme gitmek
go to hell in a handbasket v. hızla kötüye gitmek
go to hell in a bucket v. giderek kötüleşmek
go to hell in a handcart v. hızla kötüye gitmek
go down in the world v. eskiyip yıkılmaya yüz tutmak
go to hell in a bucket v. giderek daha kötü bir hal almak
go to hell in a bucket v. gitgide kötüleşmek
go up in flames v. güme gitmek
go in someone's favour v. lehine dönmek
go up in the air v. muallakta kalmak
go in someone's favour v. lehine değişmek
go down in flames v. kötü/olumsuz sonuçlanmak
go up in the air v. öfkeden köpürmek
go in someone's favor v. lehine dönüşmek
go up in flames v. kötü/olumsuz sonuçlanmak
go round in circles v. kısır döngü içine girmek
go in someone's favor v. lehine dönmek
go in someone's favor v. lehine değişmek
go in someone's favour v. lehine dönüşmek
go up in smoke v. suya düşmek
go in the red v. para kaybetmek
go off in a huff v. sinirli bir şekilde çekip gitmek
go off in a huff v. sinirlenerek çekip gitmek
go off in a huff v. sinirle çıkıp gitmek
go up in the air v. sinirden küplere binmek
go up in the air v. sinirden çatlamak
go down in defeat v. teslim bayrağı çekmek
go in a body v. toplu halde gitmek
go down in history v. tarihe geçmek
go up in the air v. tepesi atmak
go down in history v. tarihe yazılmak
go round in circles v. yerinde saymak
go cap in hand v. utana sıkıla yapmak/gelmek/gitmek
go up in smoke v. (tüm varı yoğu) yok olmak
go up in smoke v. yanıp kül olmak
go up in smoke v. (tüm yatırımı) eriyip gitmek
go in the red v. zarar etmek
go down in flames v. (uçak) alev alıp düşmek
go down in defeat v. yenilmek
come/go cap in hand v. utana sıkıla istemek
go down in flames v. (uçak) yere çakılmak
go in the right direction v. yolunda gitmek
go up in flames v. (tüm yatırımı) eriyip gitmek
go hand in hand v. yan yana olmak
come/go hat in hand v. utana sıkıla istemek
go up in flames v. yanıp kül olmak
go hat in hand v. utana sıkıla yapmak/gelmek/gitmek
go up in flames v. (tüm varı yoğu) yok olmak
go around in circles v. yerinde saymak
go in off the deep end v. aniden öfkeye kapılmak
go in off the deep end v. birden deliye dönmek
go in off the deep end v. aklını kaçırmak
go in off the deep end v. aklını kaybetmek
go in off the deep end v. çıldırmak
go in off the deep end v. cinnet getirmek/geçirmek
go in off the deep end v. aklını oynatmak
go in off the deep end v. çılgına dönmek
go in off the deep end v. şalteri/sigortası atmak
go in fear of (one's) life v. sürekli (kendi) hayatından korkmak
go in fear of (one's) life v. sürekli (kendi) hayatından endişe etmek
go in fear of (one's) life v. sürekli öldürülmekten korkmak
go in fear of (one's) life v. öldürülme korkusuyla yaşamak
go in fear of (one's) life v. ölüm korkusuyla yaşamak
go in fear of (one's) life v. can korkusuyla yaşamak
go in fear of (one's) life v. sürekli canından korkmak
go in fear of (one's) life v. sürekli canının tehlikede olduğundan korkmak
go in fear of one's life v. öldürülmekten korkmak
go in fear of one's life v. öldürülme korkusuyla yaşamak
go in fear of one's life v. canının tehlikede olduğundan korkmak
go in fear of one's life v. can korkusuyla yaşamak
go in fear of one's life v. hayatının tehlikede olduğundan korkmak
go cap in hand (to someone) [uk] v. utana sıkıla (birinden) yardım istemek
go cap in hand (to someone) [uk] v. utana sıkıla (birinden) maddi yardım/para istemek
go cap in hand (to someone) [uk] v. başı önde (birinden) yardım/para istemek
go cap in hand (to someone) [uk] v. (birinden) ezilip büzülerek yardım/para istemek
go cap in hand (to someone) [uk] v. (birinden) mahcup bir şekilde yardım/para istemek
go over (something) in (one's) mind v. (bir şeyi) düşünmek
go over (something) in (one's) mind v. (bir şeye) anlam vermeye çalışmak
go over (something) in (one's) mind v. (bir şeyi) zihninde evirip çevirmek
go over (something) in (one's) mind v. (bir şeyi) düşünüp anlamaya çalışmak
go over something in your mind v. başına gelen bir şeyi dikkatlice düşünmek
go over something in your mind v. başına gelen bir şeyi ayrıntılı bir şekilde düşünmek
go soft in the head v. aptallaşmak
go soft in the head v. salaklaşmak
go soft in the head v. akılsızlaşmak
go soft in the head v. kafayı yemek
go soft in the head v. aklını kaçırmak
go soft in the head v. aklını kaybetmek
be/go soft in the head v. aptal olmak
be/go soft in the head v. kafasız olmak
be/go soft in the head v. salak olmak
be/go soft in the head v. akılsız olmak
be/go soft in the head v. beyinsiz olmak
be/go soft in the head v. kafayı yemiş olmak
be/go soft in the head v. aklını kaçırmış olmak
be/go soft in the head v. aklını kaybetmiş olmak
be/go soft in the head v. kuş beyinli olmak
be/go soft in the head v. kaz kafalı olmak
go to heaven in a wheelbarrow v. cehenneme gitmek
go to heaven in a wheelbarrow v. cehennemin dibine gitmek
go to heaven in a wheelbarrow v. cehennemin dibini boylamak
go up in the world v. terfi etmek
go up in the world v. yükselmek
go up in the world v. maddi durumunu iyileştirmek
go up in the world v. yaşam standardını yükseltmek
go up in the world v. daha başarılı olmak
go up in the world v. başarısı artmak
go down in the world v. daha az başarılı olmak
go down in the world v. hayat standardı düşmek
go down in the world v. maddi durumu kötüleşmek
go down in the world v. daha fakir olmak
go hand in hand v. ayrılmaz ikili olmak
go in fear of your life v. hayatından endişe etmek/duymak
go in fear of your life v. can güvenliği olmamak
go in fear of your life v. öldürülme/saldırıya uğrama korkusuyla yaşamak
go (in) for the kill v. öldürmek için yaklaşmak
go (in) for the kill v. öldürmek niyetiyle yaklaşmak
go (in) for the kill v. bir sonuca ulaşmak için yaklaşmak
go (in) for the kill v. bir şey elde etmek için yaklaşmak
go cap in hand (to somebody) [uk] v. utana sıkıla (birinden) yardım istemek
go cap in hand (to somebody) [uk] v. başı önde (birinden) bir şey istemek/dilenmek
go cap in hand (to somebody) [uk] v. (birinden) mahcup bir şekilde bir şey istemek/dilenmek
go cap in hand (to somebody) [uk] v. utana sıkıla (birinden) maddi yardım/para istemek
go cap in hand (to somebody) [uk] v. (birine) el açmak
go hat in hand (to somebody) [us] v. utana sıkıla (birinden) yardım istemek
go hat in hand (to somebody) [us] v. başı önde (birinden) bir şey istemek/dilenmek
go hat in hand (to somebody) [us] v. (birinden) mahcup bir şekilde bir şey istemek/dilenmek
go hat in hand (to somebody) [us] v. utana sıkıla (birinden) maddi yardım/para istemek
go hat in hand (to somebody) [us] v. (birine) el açmak
go down in history v. tarihe geçmek
go down in history v. tarihe mal olmak
go down in history v. adı tarihe geçmek
go down in history v. tarih yazmak
go down in history v. destan yazmak
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) el ele gitmek
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) paralel gitmek
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) yakından bağlantılı ilerlemek
go hand in hand (with something) v. (bir şeyle) birlikte/yakın ilişki içinde ilerlemek
go hat in hand to someone [us] v. birinden utana sıkıla yardım/maddi estek istemek
go hat in hand to someone [us] v. birinden başı önde yardım/maddi destek istemek
go in (one's) favor v. (birinin) lehine olmak/karar verilmek
go in (one's) favor v. (birinden) yana olmak/karar verilmek
go in (one's) favor v. (birinin) yararına olmak
go in a different direction v. farklı bir yöne gitmek
go in a different direction v. farklı bir yol izlemek
go in and out (of something) v. (bir şeye) girip girip çıkmak
go in and out (of something) v. (bir şeye) girip çıkmak
go in and out (of something) v. (bir şeye) çıkıp çıkıp girmek
go in favor v. lehine dönüşmek
go in favor v. lehine dönmek
go in favor v. lehine değişmek
go in off the deep end v. kendini kaptırmak
go in off the deep end v. gaza gelmek
go in off the deep end v. kendini kaybetmek
go in off the deep end v. kontrolünü kaybetmek
go out in search of (someone or something) v. (birini/bir şeyi) aramaya/bulmaya çıkmak
go out in search of (someone or something) v. çıkıp (birini/bir şeyi) aramak
go in to bat for someone [us] v. birine yardım etmek
go in to bat for someone [us] v. birine yardım elini uzatmak
go in to bat for someone [us] v. birinin elinden tutmak
go in to bat for someone [us] v. birine arka çıkmak
go in to bat for someone [us] v. birine destek olmak
go weak in the knees v. dizlerinin bağı çözülmek
go weak in the knees v. pelteye dönmek
go weak in the knees v. dizleri tutmamak
go weak in the knees v. eli ayağı boşalmak
go hand in hand expr. çok yakın ilişkiler içinde
go hand in hand expr. çok yakın
go hand in hand expr. el ele
go down in the world yoksullaşmak
Speaking
dining in or to go? expr. burada mı yiyeceksiniz paket mi olsun?
don't go out on the balcony in bare feet expr. çıplak ayakla balkona çıkma
go play in the traffic! expr. defol git!
go play in the traffic! expr. çık git!
let's go in the other room expr. diğer odaya gidelim
don't go out on the balcony in bare feet expr. çıplak ayakla balkona çıkmayın
go play in the traffic! expr. git başımdan!
go play in the traffic! expr. git/çık git buradan!
when you go up in front of the judge expr. hakimin karşısına çıktığında
let's go back in time expr. hadi geçmişe dönelim
don't go back in there expr. oraya geri dönme
don't let anybody go in or out expr. kimsenin girip çıkmasına izin verme
don't go in my room expr. odama girmeyin
I cant go with you in what you say expr. sizinle hemfikir değilim
don't go out on the balcony in bare feet expr. yalınayak balkona çıkma/çıkmayın
if I could go back in time expr. zamanda geriye gidebilseydim
Trade/Economic
sell in may and go away n. mayısta sat ve git
sell in may and go away n. (mayıs ayında genelde belirsizlik hakim olduğundan) hazır seviye yüksekken hisse senetlerinin satılması
Football
go in goal v. kaleye geçmek
Slang
go all in v. her şeyini masaya yatırmak
go all in v. her şeyini ortaya koymak
go over like a fart in church v. hoş karşılanmamak
go over like a fart in church v. kötü karşılanmak
go over like a fart in church v. hoşnutsuzlukla karşılanmak
go over like a fart in church v. memnuniyetsizlikle karşılanmak
go jump in a lake! expr. defol git!
go jump in the lake! expr. defol git!
go and play in the traffic expr. defol git gözüm görmesin seni
go jump in the lake! expr. git başımdan!
go jump in a lake! expr. git başımdan!